22 Aralık 2009 Salı

Bir yalan, bir heyacan

Bir yalanı yaşarken, içimizde var olan hissiyatı değiştirmek kadar heyecan verici birşey yok herhalde bu dünyada...

--
Simplicity -the art of maximizing work not done- is essential.

31 Ekim 2009 Cumartesi

Yalanım

Bir şarkı, ufacık bir name, ya da mırıldandığın bir kelime, ilk görüş, ilk duyuş, ilk hissediş... Sonra utangaçlık, pişmanlık, düzensizlik...

Sonra dünyanın en küçük vicdan parçasına sahip olan benlik, ben olma güdüsü. Düşünememe, hissedememe...

Hatırladığım şey, küçük bir gülümseme, sonbahar yağmurları yağmaya başlayınca...

Ve giderken baktığım, sonra da unuttuğum yollar, herhangi bir ağacın altına oturduğumda sıraladığım düzensiz dizeler, dizinsizlikler...

Yalanım oldu her kalp kırışım, kendime söylediğim küçücük, ufacık bir yalan...

9 Ekim 2009 Cuma

Name

Name

NOT:
neym diye okuyacak herkes başlığı, biliyorum...

Fakat,
İçindeki 'A' harfini uzatarak, bir başka deyişle şapkalı A olarak okuyarak bu kelimeyi daha güzel yapabileceğimizi bilmek ne kadar güzel.

Diğer yandan kendisi okullarda öğrenilen ve akılda en fazla tutulan cümlenin içeriğini tamamlaması bakımından da çok önemli bir kelime, "What is your name?". Yani "İsminiz nedir?" cümlediğindeki "isim" sözcüğü.

Değilmidir ki isimler insanları belirtirler, bu belirteçler ki kişiliğini yansıtır, ki bazen o isimler namelenir dudaklarımızda, sayıklanır birer birer, bazen Leyla olur bazen güzel bir eda bazende inleyen bir name, ağlayan, sızlayan...

8 Ekim 2009 Perşembe

tekrar

Tekrar, tekrarın tekrarı, ve o tekrarların tekrarları...

Hayatımızda sahip olduğumuz şeylerin düzensiz tekrarları, yaşadıklarımız, yürüken düşündüklerimiz, ya da düşünmeden yapmaya başladığımız şeylerin iç yinelemeli düşüncesizce, tekrardan tekrarlanması...

Hepsi birer yazı olmaktan çıkınca, değişikliklerin de kendi içinde değişmesini umarken ve bir anda sahipliğini yitirmiş ufacık oyuncaklar misali tıkandığınızda, hayatınızı ne kadar sevdiğinizi düşünüyorsunuz...

Değerleriniz değişiyor, değer verdiğiniz şeyler kadar değerleniyorsunuz; varsanız, var olan şeyler bir anda değerlenebilirken, özdeğerlerini yitiren değersizlikler içinde değerleniyorlar, sonu üç nokta ile biten ama aslında bitemeyen ve birbirine değersizce bağlanan cümleciklere dönüşüyorlar.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Çocuk renkleri

Bugün aklıma geldi bu soru : "Çocukların renkleri olur mu?"

Erkekler için mavi, kızlar için pembe değil kasdettiğim.

Sadece çocuksa bir insan rengi varmıdır acaba?

Eğer büyüdüyse bu çocuk şu andaki rengi nedir?

Küçük bir insan olmakla büyük bir insan olmak arasındaki fark görünmeyen renklerde ise benim rengim ne? Çocukken rengim neydi?

Ben cevap bulamadım.

2 Haziran 2009 Salı

yorgunluk

Akan sudan bile yorgun olmak.
Yorgun olamayacak kadar yorgun olmak ya da...

Bir ile başlayan herşeye karşıyım artık, birim ama bir'e karşıyım. Karşı olduğum kadar da yalnızlığa dem vuran kendime de karşıyım.

Yaprak çıtırdılarıyla yürürken bir ormanda, hissettiğim yalnızlığa karşıyım, karşıyım sadece kendimin çıkardığı o sese ve seslere...

Yalnızım diyen herkese karşıyım. Çünkü yorgunum artık, uyumak istiyorum...

29 Mayıs 2009 Cuma

SOĞUK

AY GÖKLERİ DOLDURURKEN, SAKİNLİĞİMİN İÇERİSİNDE...
SAKİNLİĞİM, SAKİLİĞİM, SOĞUKLUĞUM TEMELİNDEN YOK EDİLMİŞLİĞİM BİR KİBRİP ÇÖPÜ GİBİ YANDI GİTTİ...

VE SOKAKLAR ISSIZ, SAYFALAR BEMBEYAZ, ÜŞÜDÜM BİRAZ...

19 Nisan 2009 Pazar

ses


Ses ver, neredesin?
Yola sordum seni, dağlara sordum, rüzgarlara...
Tek cevap:
"Kendindeyim!"
"Kendimdeyim!"
"Kendinden bil beni, bulacaksın beni..."

15 Ocak 2009 Perşembe

Wish List?

- I wish I have had some magical star dust on my hands.
I try to spread it everywhere where I can see an unordered loneliness become a life style...
- I wish I have a 300km/h car
I try to drive slower and see the confused and desirous human being faces inside the buses.
- I wish I was not scared from the homeless, drunk people.

to be continued...

- I wish I have not been wished that wish list.

"To whom, to which, for what that desire!"