22 Ekim 2008 Çarşamba

Gercekler?


Gercekler ne kadar aci olabiliyor?...

Ne kadari dogru cikiyor peki bu gerceklerin?...

Sende benim kadar gercekleri goruyorsun,
Beraber olamayiz, benim gibi biliyorsun,
Bir baska dunyanin insanisin yavrucagim,
Sen kendi dunyanin topraginda buyuyorsun...

Buyuledi bugun bu sarki beni, yeniden...
Sonra sorular geldi tabi?
Dogrular? Dusunmek guzel mi? Peki fazladan dusunmek?
Ihtiyaclarini belirlemek, onlari dusunmek...

Ama diyor Sezen
...
Dunyasini yeniden kursa da
Duslerle gercekler ayri ayri yasar....

Gercekler, herzaman dogru olmuyor, gercekler dogrulari dogurmuyor... Hele ki dusler hic bir zaman icinde olmuyor hayatin.
Anlamak zor, inanmak kolay.
Inanc hersey, inanmak olagan-siradan, olaganlik-siradanlik soyutlanmis, soyutluk yok olmus... Hala gercekleri ariyor muyum?

20 Ekim 2008 Pazartesi

Kabul



Kabul ettim artik, hata bende.

Ama özür dilemeyeceğim, hata benim kendi kendime yaptığım bir hata... Hatalar zaten insalığın temelindeki değerler olunca, sadece değerini değiştirmekle kalıyor o değişken, yararsız özürler ve sonrasında tekrarlanan kabahatlar...

İnsanlar hatalarıyla vardır, onları öyle kabul etmeye bakmak gerektiğini çok sevdiğim bir arkadaşım bana söylemişti, söylentide kalmıştı bu belki o zamanlar ama şimdi anlıyorum ve ona teşekkür ederiyorum, kendi hatamı anlayıp özür dilemeyeceğimi bana öğretti...

Kimseye karşı sorumlu değilken, bu sorumluluğu, istemediğim bir yükümlülüğü bana vermeye, yüklemeye çalışmalarına anlam veremezken... İşte orada bitiyor mu hayat? Hayır yeniden başlıyor, başlayınca yeniden bitiyor küçük engebeleriyle ve kimse anlamadan kişiliksiz, pusulasız keşfe çıkıyor sağlıksız dostluk ve hayat...

Günümüzün en büyük sorunu inanç olmuşken, inanmaya bu kadar çok insan ihtiyaç duyarken bu inançsızlığın temelinde ne yattığını anlamak zorlaşıyor benim için. Kafam karışıyor, karıştıkça içine bişeyler giriyor...

İnsan, ömür, istekler: biten bir ömürde hiçbir isteği bitmeyen, sonu gelmeyen insan sürüsü...

13 Ekim 2008 Pazartesi

içimde.


...
ben yanlızım, yanlızlık özümde
bu yanlızlık içime işlemiş
çıkartamazsın çünkü o senden eski
...
Çıkmayan lekeler gibi bu yalnızlıklar, içe, derinden işleyen yalnızlıklar...Ayşe teyzesi, güzin ablası derken çözüm olamıyor bu eski arkadaş dost olan yalnızlıklara.

Hakikaten dönemeyen bumerang misali, herkesin sahibi olduğu kendi yalnızlığı. Tesadüfler bile gideremezken değişkenleri noktalar nasıl da bitiriyor birliktelikleri...

Artık birşey beklememek lazım isterlerden, parametlereler değişti, değerler aynı olsada, sorduğun hiçbirşeye sonuç olamayacak o girdiler, çünkü bu yalnızlık içime işlemiş, çıkartamazsın o benden biri...